Mimarın en ünlü ve en çok konuşulan eserlerinden biri olan bu villa, aynı zamanda mimarlık tarihi açısından da bir köşetaşı olarak görülür. Mimarın ilk eserlerinden biri olan ve daha sonra devam edecek olan beyaz villalar dizisinin de ilk örneği olan bina, soylu ve zengin bir aile olan Savoye ailesi tarafından verilen sipariş üzerine tasarlanmıştı. Ailenin temel motivasyonu hafta sonları şehir hayatının stresinden kaçabilecekleri bir kır evi sahibi olmaktı. Bu ev için seçilen yer ise Paris’in batısında bulunan Poissy bölgesiydi. Le Corbusier burada, sonraları bir ikon haline gelecek olan o beyaz, sanki uçup gidecekmiş gibi görünen modern mimari mucizesini işte burada, el değmemiş doğanın ortasında yarattı.
Villa Savoye, içeriyle dışarısı arasındaki keskin ayrımı yok eden akışkan yaşam alanlarının yanısıra, bizzat Le Corbusier’nin derslerini de şekillendirilen modern tasarım prensiplerinin yetkin birer uygulamasını göstermesi bakımından da önemlidir. Yeni bir mimarinin beş ilkesi olarak da bilinen bu prensipleri bina üzerinden kısaca incelemek gerekirse: Birincisi, yaşam alanlarını açık tutmak için sütun kullanımı ve nemli, karanlık odalardan uzak durup mümkünse aileye arabalarını park edebilecekleri bir alan açmak. İkinci olarak, evin belli kısımlarıyla bağlantılı olan ve yine yaşam alanını maksimize etme prensibine dayalı, güneş ışığı alan ve bitkilerin yetiştirilebileceği bir çatı terası. Üçüncü ilke olarak yine burada gördüğümüz gibi kiriş, kolon ve levhaları doğru kullanarak mümkün olduğunca açık planlı bir ev yapmak ve iç mekânlar arasında akışkanlık sağlamak. Ayrıca yine bu sayede yapının sisteminden bağımsız bir dış cepheye sahip olmak. Ve son olarak da dikey değil yatay pencereler kullanarak panoramik ve dolayısıyla da daha dinamik bir manzaraya sahip olmak.
İnşaatı 1929 yılında bitmiştir. Dökme betonarme malzemesini ağırlıklı olarak kullanılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder